28 Eylül 2016 Çarşamba

Küsmek de ihtiyaçtır

Küsmek de bir ihtiyaç galiba. Bazen o kadar eften püften şeyler için insanlar birbirlerine darılıyorlar ki, bütün bunların yalnızca birer bahane olduğunu düşünüyor insan. Asıl sebepse buna ihtiyaç duymamız. Hadi yüzleşelim: Küsmeye ihtiyacımız var. Küsmeye ihtiyacımız var. Küsmeye ihtiyacımız var... Ve bu ihtiyacın tetiklemesinden ötürü kendimize küsülebilecek kişiler ve küsmeye yeter bahaneler arıyoruz. Her zaman istediğimiz gibi bir tanesi denk gelmiyor, ama olsun. Küstükten sonra ne için küstüğümüzün ne ehemmiyeti var? Elbet yüzümüz barışmayadır. Yüzü barışmaya olmayan, küsme değil, düşmanlıktır. Kırgınlık değil, nefrettir. Çok mu küçük birşey için küsüyorlar size. Bir de şöyle düşünün: Sebep ne kadar eften püften olursa affetmesi de o kadar kolay olur. Belki küçük şeyler için küsmek büyük şeyler için kavga etmekten daha iyi. Büyük depremi engelleyen küçük fay kırılmaları gibi.

İşin özü şu: Küsmek bize değerli olduğumuzu hissettiriyor. Küstüğümüz zaman, gönlümüz alınmaya çalışıldıkça, almaya çalışan için herhangi biri olmadığımızı anlıyoruz. 'Herhangi biri olmamak' ne demek? 'Herhangi biri olmamak' boşuboşunalığa karşı kazanılmış büyük bir zaferdir. Bizsiz yapılamaz. Bizsiz olmaz. Eğer küsmeseydik bundan emin olabilir miydik? Küsülmedikten sonra sevginin sağlaması nedir? Emek mi? Onların birer alışkanlıktan ibaret olmadığını bize ne söyleyecek? O yüzden küsmelere küsmemek lazım. Belki şöyle düşünmek ilişkiler açısından iyileştirici olabilir: Bize küsen, gözümüzde değerli olmaya muhtaçtır. Çocuğun ebeveynine küskünlüğü, nefretinden değil, arzu ettiği ilgiden kaynaklanır. Eğer fazla küsmelerden rahatsız isek, o kişiye, ilgimizin sağlamasını yapabilmesi için küsmeden başka delil/imkan vermemiş olabiliriz. Başka isbat yolu bulamıyor olabilir. Bir de böyle düşün isterim. Güzeli görmeye çalışırsan herşeyin bir güzelliği var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder